23 Şubat 2011 Çarşamba

hafta sonumuzdan birkaç not...


hafta sonu stada maç izlemeye gittik...
zsarenin gittiği ilk maç....
çok eğlendi..
belki de çok ilgi gördüğü için sevindi....


önce yemek yedirmeye çalıştım zsareyi....
yolda uyumuştu, uyanınca çok da yemek istemedi...
biraz uğraştıktan sonra ben de bıraktım, maç izlemeye geçtik...


maç çok heyecanlı sanırım...
zsare bayağı dikkatlice izliyor:)

pazar günü de anne çocuk fuarına gittik...
zsare ve babası tüm akülü arabaları incelediler:)
hatta nerede is alıyorduk!!!
ben zsare için erken olduğunu düşünsem de babası daha geçen sene bile alma girişimlerinde bulunmuştu...
bakalım daha ne kadar erteleyebilirim...
itiraf etmeliyim benim de içim gidiyor ama...
mini cooper en beğediğim model oldu....
birebir aynısını yapmışlar....
anahtara bastığınızda gösterge ışıkları bile yanıyor, süper yaaaa....
babamız da mercedes in spor modelini beğendi en çok...
fiyatları da az değil hani:))


daha kızım ve eşimle güzel bir yemek yiyip babaannemize gittik...
eeee babamızın doğum günü idi yaaa....
 
 

 








16 Şubat 2011 Çarşamba

dolphinarium :) pek onaylamasam da :(

12.02.2011 cumartesi günü dolphinarium yunus gösteri merkezine davetli idik....
kim mi davet etti??? damadımız cihan :)
sağolsun zsarenin de balıkları çok sevdiğini bildiği için bize de bilet almış ve hep beraber gittik...
zsare, kah teyzesinin kucağında, kah benim yanımda, kah babası ile yunuslara daha da yakından bakmak için havuzun kenarında izledi gösteriyi...


yunuslar, gösteride zsarenin en sevdiği bölüm oldu...
iki tane yunus, prens ve prenses o kadar güzel, o kadar ahenkli dans ediyorlardı ki görmelisiniz....



benim de favorim sara oldu...
altı yaşında dişi bir mors....
inanamazınsız tango yaptı...
sorulara başını sallayarak evet yada hayır cevabını verdi...
top oynadı...
daha birçok gösteri yaptı...


içim rahat izleyemedim açıkçası...
o canlıların özgürlüklerinden mahrum kaldıklarını düşündükçe...
karınlarının süper doyduğunu, bakımlarının tastamam yapıldığını, rahatlamaları için her olanağın sağlandığını düşündükçe belki de diğerlerinden daha şanslılardır dedi içimden bir ses....
başka bir ses de, özgürlük bambaşka bir duygu...



10 Şubat 2011 Perşembe

meraklı minik kardan adam oyunu...

geçenlerde alışverişe gittiğimde dergi reyonunda meraklı minik degisi dikkatimi çekti...
daha önce de duymuştum ama inceleme fırsatım olmamıştı...
2011/Ocak sayısını zsare için aldım...
ama ben de meraklı olduğum için eve gidene kadar sabredemedim ve dergiyi açtım....
hatta iş yerinde başladım kardan adam oyununun aksesuarlarını kesmeye...
penguenlerle ilgili bir hikaye vardı ilk olarak...
bu hikaye daha sonra zsarenin çok sevdiği ve dergiyi eline alıp resimlerine bakarak anlattığı bir hikaye oldu...
"hoşgeldin minik penguin" diye başlayarak devamını tatlı tatlı anlattığı...

anne penguenlere yardımcı olduk minik penguenlere ulaşsınlar diye...

derginin hafıza kartları oyununu oynadık biraz...

her sayısında sanırım bir oyun var bu derginin, bu sayısında da kardan adam oyunu vardı....
biz bu oyuna tek kelime ile bayıldık...
zsareye, uykudan uyandığı gibi hadi anne kardan adam yapalım mı?? dedirtecek kadar sevdik kendisini...
ama zsarenin kardam adamının aksesuarları her oyunda aynı oluyor...
neden mi??? çünkü seçtikleri içlerinde en süslü, en havalı ve en kız rengi olanları idi...


şapkanın en süslüsü...
atkının en kız rengisi... (pembesi)
süpürgenin en farklısı...



işte bu da benim kardan adamım...




tabi bunda da zsarenin parmağı var....
anne ben sana seçebilir miyim?? diyince insan nasıl hayır diyebilir ki :)

meraklı minik şubat sayısını merak ediyoruz şimdi.....

4 Şubat 2011 Cuma

zsare işte 2...

zsarenin iş yerimi ikinci ziyareti bu...
ilk ziyaretini eylülde yapmıştı...

ilk ziyaretinden...
ama bu sefer daha uzun kaldı... tüm gün...
sabah uykusunu alamamasına ve öğlen uykusu yapamamasına rağmen fena değildi...
akşama doğru biraz sıkılsa da...

yine ilgi topladığı için mutluydu...
he ilgi göstermeyen kişilere de kendini hissettirdi...
mesela yan masamda oturan hasan beyin onunla hiç ilgilenmemesine rağmen laf atması gibi...
yemeğe giderken, ben yemeğe gidiyorum abla olucam gelicem
ve
akşam çıkarken, ben servise gidiyorum, demesi....

bütün gün dolaşıp durdu...

hatırladığı en ilginç anı da bülent beyin ona laz kızı diyip onun da bunu kabul etmemesi...
şöyle anlatıyor zsare;
hani bir adam vardı ya,
o bana laz kızı dedi ya,
ben de ona dedim ki ben laz kızı diilim zeynepsareyim !!!!!!!

bi de emelle kayyu yapmışlar...
internetten kayyuya ağaç diktirttiler...

bi de seda ile barbie seçmişler...
zsarenin bebeği simli etek giyiyormuş...


bi de bilgisayar kullanmış...
böle böle (parmakları ile klavyede yazı yazıyomuş gibi göstererek) bilgisayarda yazı yazmış...




bi de yapıştırma yapmış...
boyama kitabının muhtelif yerlerine manasız bir şekilde pasta, defter, kalem çıkartması yapıştırdı....



benim için mutlu ama yorucu bir gündü...
bebeğim yanımdaydı ama arkadaşlarımın onu bana bırakmamasına rağmen bayağı bir yorulmuşum :(