30 Aralık 2011 Cuma

veli etkinliği...

kreşimizde her velimiz kendi sınıfına gidip bir veli etkinliği yapıyor...
zsarenin de sınıfında ben de bir veli etkinliği olarak çevre konusunu seçtim...
müdürlüğümüzün yaptırdığı çizgi filmi ve de hazırlattığı broşürleri de alıp okulun yolunu tuttum...
okula giderken hani derler ya nur yüzlü yaşlı bir teyze gerçekten de öyle, yolumu kesip birkaç nasihatta bulundu :)
güzel şeyler söyledi...

zsarenin okuluna varıp öğretmeni ile kısa bir görüşme yaptıktan sonra beraber sınıfa geçtik....
zsare bir mutlu bir mutlu....
ama hiç da yerinden kalkmadı, aşırılık yapmadı...
öğretmen hemen sordu kim geldi çocuklar??
hep bir ağızdan:
zsarenin annesiiiiiiiiii.....
zsarenin ağzı kulaklarında :))

(zsare en baştaki pembe elbiseli...)

çizgi filmimizi izledik, birkaç bişi konuştuk, sonra da çevre bilgi ve bulmaca kitapçıklarımızı dağıttıktan sonra zsare ile birlikte öpüştük, koklaştık, onlar yemeğe ben de eve döndüm...
zsare ile de anlaştık evde buluşmak üzere...

15 Kasım 2011 Salı

20.09.2011

kızımın okul hayatının başlayışının tarihi...
her ne kadar ben küçük olduğunu düşünsem de kıyamasam da...
zsare için başladı bu koşturmaca...
inşallah hayırlı olur herkes için...

içime sindiremeyince bloga da yazamadım bir türlü...
nerdeyse iki ay olmuş...

minicik elleri ile bana resimler yapıyor...
minicik dudaklarından dualar dökülüyor...
yemeğini kendisi yiyor...
ayakkabılarını kendisi çıkarıp giyiyor...
nasıl düşünmeyeyim ki.....

ilk gün okula ben de gittim onunla...
yemek yiyişini seyrederken gözlerim doldu...
minicik elleriyle kaşığını tutuyor ve çorbasını ağzına ulaştırmaya çalışıyor...
şimdiden hayatın zorluklarına hazırlanıyor küçük yürekler...

çalıştığım için kıyamıyorum ona ama ev hanımı olan anneler de gönderdiği  için ve çok çok güvendiğimiz doktorumuz önerdiği için biraz rahatlıyorum...
evde de olsam belki de gönderirdim diyorum...
evde çocukları oyalamak zor...
hele de o evde tv varsa daha da zor...
herhalde sabahtan akşama kadar çizgi film seyretseler bıkmazlar...
okulun getirdiklerinin yanı sıra evde tv izlemenin götüreceklerini de engellemesi süper...

zsare 3 yaşına doğru başladı anaokuluna...
yıl sonu doğumlu olması daha yaşını doldurmadan okula başlamasını gerektirdi...

bu arada o bir anaokulu öğrencisi...
kreş değil...
kendisi öyle diyor...
doğru da söylüyor aslında...
orası bir anaokulu....

zorluklar yaşıyoruz tabi...
en zoru sabah uykusundan uyanması oluyor sanırım onun için....
hele de akşam erken yatmak istemediği gecelerin sabahında....

gündüz anneannesi ile iken annemin deyişi ile  günde beş yüz sefer arayıp soruyordum ne yapıyor diye...
küçük hanımefendi derste olduğu için tabi sıklıkla arayamıyorum öğretmenini ve de zsareyi...
merak ediyorum...
şöyle bir kamera olsa da bütün gün izlesem diyorum bazen...

anaokulu zsareye çok şey kattı aslında..
bazen iyi ki de gidiyor diyorum...
bazen de yanında olamadığım için üzülüyorum daha önceleri de üzüldüğüm gibi...

okulun ilk günü yanında idim...
ikinci günü de anneannesi...
üçüncü günü babaannesi...
dördüncü günü de zsarenin bebeklik arkadaşı ahmet ona ziyaret için uğramış...
zaten ilk hafta yarım gün ve dört gün gittiler okula...

ikinci hafta sabah yine babası ile ben okula bıraktık...
biraz bekleyip çıktık...
diğer günler hep babası bıraktı...


-mavili kız benim mavişprensesim-
-okulun ilk günü babasının objektifinden zsare-
-sınıfın penceresinden gizlice çektik :) -






10 Kasım 2011 Perşembe

bayram şekeri...

güzel bir bayram geçirdik...
mutlu hayırlı uğurlu günler dilerim herkese....

zsarem...
saçlarımız pek bir dağınık çıkmış ama neyse....

12 Eylül 2011 Pazartesi

ortaköy, boğaz turu, istinye park...

pazar günü evde miskin miskin otururken demicem, harıl harıl iş yaparkeeeennn...
babamız hadi bir boğaz turu yapalım dedi :)
dedemiz de bilecikte olunca anneannemiz ve teyzemizi de almaya karar verdik...
zaten zsare şeymanın geleceğini duyunca havalara uçtu....
yoğun ve sıkıcı bir trafikten sonra, (şükür ki zsare arabada uyudu!!) ortaköye vardık....
biraz takıcılara tokacilara şallara baktıktan sonra boğaz turumuzu yapmak için atladık gemiye...
zsare o kadar mutlu ki....
onu öyle görmek herşeye değer....
saat 19.00 civarında binince hem aydınlıkta hem de karanlıkta boğazı seyretme şansı bulduk...
her türlüsü şahane...
çok güzel bir nimet...
hava biraz soğuktu ama birer çay alıp, yudumlaya yudumlaya içerken boğazı seyretmeye başlayınca soğuk da üzmedi bizi...
zsareyi de kat kat şallara sardım...
anneannesinin yanında boğaz keyfinde....



şeyma teyzemizi bir türlü yakalayamadık, fotoğraf çekmek için....
rüzgar izin vermedi.... sürekli saçını başını toplamakla uğraştı...

üst kat biraz daha fazla esintili olsa da daha güsel idi...
anneannemiz de orada kalma istedi...
biz de zsare daha fazla üşümesin diye arada aşağıya indik...
tabi zsare anneannesini istediği vakit kendimizi yukarıda bulduk...

turumuz bitince hepimizin yüzünde muzurca bir gülümseme babamıza bakıyoruz...
neden acaba???
ee gezi sona mı erecek ki??
vee babamız beklenen cevabı verdi...
istinye parka gidelim...
bir balık yeriz....
istinye parka gittik ve biraz mağazaları gezdik...
esse indirime girmiş zsare de bu fırsatı değerlendirip renkli muffin kalıpları aldı...
kek yapacakmış...
he bunlardan işte...
bu arada eve gider gtmez de anne hadi kek yapalım demesin mi???
ne yazık ki dolapta yumurtamız kalmamıştı :)

biz de biraz fazla oyalanınca istinye parkta balıkçının kapanışına yetiştik ama servisi kapanmıştı...
dolayısı ile balık yiyemedik..
maalesef hazır bişiler yemek zorunda kaldık :(

zsare o kadar acıkmış ki...
patatesleri çabuk çabuk yedi bitirdi...
pek sağlıklı olmasa da yapacak bişi yok artık....
babamız bize en son bi de dondurma ısmarladı ve gezimizi sonlandırdık....
babamıza kocaman teşekkürlerimizi gönderiyoruz...
 

 




9 Eylül 2011 Cuma

bir avm bir mescit...

bayram tatilinde zsarenin bayram harçlıklarını harcamak biraz da okul alışverişi yapmak için istinye parkın yolunu tuttuk...
içeride biraz fazla oyalanınca namazımızı da burada kılalım dedik...
muhteşem bir sürpriz bizi bekliyordu...


avm yönetimi mesciti daha doğrusu dua odasını harika bir mescite dönüştürmüş....
özel bir çalışma yapmışlar...
zaman gazetesinin cuma ekinde şöyle bahsetmişler...
Mescidin mihrabı için özel kalıp döktürülmüş. Vav harfleriyle süslenen kubbe de özel döküm. Kaya Üçer, "Kubbedeki vav harfleriyle Allah'ın gözü üzerinizde mesajı veriliyor." diyor. Vav'ın ortasından yansıyan ışık amber rengi. Nur anlamını vermek için bunu tercih etmişler. Duvarlardaki hatlarda "Lailahe İllallah ve Muhammeden Resullullah" ve "ikra" yazıyor. Üçer, insanımızın 'oku' emrine ihtiyacı olduğu için bu ayeti yazdıklarını söylüyor ve "İkra, yani oku kelimesini hem Arapça hem de Türkçe yazdık. Bir AVM mescidinden çok daha öte bir çalışma oldu. Sanırım insanlar İstinyepark'a sadece alışverişe değil, bu mescidi görmeye de gidecek." diyor.


zsarem de dua ediyor benimle....


10 Ağustos 2011 Çarşamba

ilk teravih namazı...


Resullullah (SAV) Efendimiz ramazan ayında kılınan teravih namazının fazileti hakkında, "Teravih namazını kılan kimse her gece teravih kıldığı zaman başka hal alır" buyurmuştur.
Dün ramazanın 10 gecesi idi ve teravih namazını kılana "Allah (cc) dünya ve ahiret selameti verilir." müjdesi vardı. biz de buna nail olabilmek için niyetlendik...





zsare için tabi ki bilinçli kılınan ilk teravih namazı değil ama kıldığı ilk teravih namazı...
on bir ayın sultanının gelmesi ile birlikte camilerde teravih namazı coşkusu başladı...
şükürler olsun oturduğumuz semtte ramazanın gelişini sokak etkinlikleri ile, mukabeleler ile, teravihler ile hissedebiliyoruz...
bu durumun çocuklarımızın da farkında olması lazım diye düşünüp orucumu açarken bir bardak su da zsareye verip al kızım orucunu aç diyorum...
nedense yemek yemek istemediği zaman ben oruçluyum diyip yemiyor ama ardından da bir paket çikolata yiyor, hani sen oruçlu değil miydin diyince de yemek değil ki bu diyor :)
zsareyi akşam bizimle beraber camiye götürdük...
çok mutluydu...
namaz boyunca teyzesinin ve benim yanımdan hiç ayrılmadı ve tüm hareketleri yaptı...
hatta yanımızda namaz kılan kızları bayağı bir güldürdü...
aralarda çekilen salavatlara da bağıra bağıra eşlik etmeyi de eksik etmedi...
cami güzel miymiş, yarın da teravih namazı kılmaya gelelim mi sorusuna büyük bir sevinçle eveeeeet diye cevap verdi...
Rabbim namazı hakkıyla kılan kullarından eylesin kızım seni...
inşallah ibadet aşkı içinde hiç sönmesin...


1 Ağustos 2011 Pazartesi

beş günlük izin...

geçen hafta beş gün izinli idik....
hafta sonu ile birleşince dokuz gün...
insan her anını doya doya yaşamak istiyor...
önce yalovaya oradan da armutluya geçmek idi planımız ama malesef yalovada kalacağımız yazlıkta misafirler olduğu için gidemedik...
hayırlısı dedik...
biz de babamızla istanbulda gece gündüz gezdik bu iki gün...
zsare de uyumayıp bize bayağı eşlik etti....
cumartesi göz doktoruna randevumuz olduğu için babamız da işten erken geldi...
fakat yetişemedik...
çünkü zsare yeni uyumuştu kıyamadım uyandırmaya....
uyandığında da yetişemeyeceğimiz için gitmedik...
tatil alışverişimize devam ettik büyük bir zevkle...
akşam da babamızla bahçeşehire gittik...
önce parkta biraz oynadı zsare...
sonra yemek yedik...
biraz da madoda oturup dondurma yedik...
eve döndüğümüzde sanırım gece iki olmuştu...
çok eğlenceli bir gün geçirmişti zsare....
parkta kaydıraktan uçup da yere düşüşünü saymazsak :)

şirinem ve şirine...

derken armutlu günümüzde geldi çattı....
zsare o kadar mutlu ki anlatamam...
deniz, havuz, yeni aldığı mayokinisi, şapkası falan derken tam tatil modunda...
deniz otobüsüne bindik....
bir saat on dakika sonra vardık armutluya...
hemen evimize yerleştik, alışveriş yapıp, yemeğimizi yedik ve hemmen havuza...
akşam dokuz-oniki seansı...
çok eğlenceli idi....
kaydıraklar süperdi...
özellikle üçlü kayınca...
gülmekten çenemiz ağrıdı bile diyebilirim...
zsare de çocuk havuzunda çok mutlu idi...
gökkuşağı kaydırağından kaydı...
her gün önce denize sonra havuza gittik...
biz çok eğlendik...
ramazan öncesi kısa ama güzel bir tatil oldu....
hani bir firmanın sloganı var ya bayılıyorum ona...
hepimiz tatil için çalışıyoruz....
herkese bol tatilli güneşli mutlu huzurlu günler,
güzel ramazanlar dilerim...

20 Temmuz 2011 Çarşamba

birkaç profesyonel çekim...


iş yerimden bir arkadaşım...
dilek...
profesyonel çekim yapıyor...
bize geldiklerinde sağolsun makinesini de getirmişti...
eee karşısında da üç tane birbirinden güzel model olunca o da bol bol bastı deklanşöre...

zsare ve melek yağmur...

zsare ve dila....
ellerine sağlık dilekcim....
çocuklarımıza güzel hatıralar bıraktın...
o kadar çabuk büyüyorlar, o kadar hızlı değişiyorlar ki....
hepsini not etmek, anımsamak gerek ama imkansız....
hiçbir anı unutmasak....
 canım kızım...

12 Temmuz 2011 Salı

serap&cihan evlendi :)

veeee mutlu son...
serap teyzemiz ve damadımız cihan 26 haziran pazar günü evlendiler...
büyük bir koşuşturmanın ve heyecanın ardından evet dediler...
teyzemiz her zamanki gibi çok güzel olmuştu....
tabi damadımız da...


kına gecesi, nikah, düğün yemeği derken bi de bakmışız kuş yuvadan uçmuş...
yeni bir yuva kurmuş...
kendisi pek ağlamasa da, arkasından ağlayanlar çoktu...

bu da benim minik kuşum....
bizim de o günlerimiz gelecek mi???
kardeşi evlendirmek bile zorken insan kızını evlendirmek nasıl bir duygudur????

9 Haziran 2011 Perşembe

zsare işte 3...

serap teyzemizin evlilik gününün yaklaşması nedeni ile bizde de yoğunuklar başladı....
annemin de yapacağı işlerin artması ile ben de zsareyi işe götürmeye karar verdim...
hem ona da bir değişiklik olur hem de beraber oluruz diye...
güzel bir gün oldu...
yorucu bir gün oldu...
insanların onunla ilgilenmesi çok hoşuna gittiği için bol bol sevindi...
bol bol boyama yaptı...
öyle ki boya kalemlerini bitirdi...


zsare bizim işyerinin kapısının önünde hava alıyor, çiçekleri seviyor:)

sonra da serviste mışıl mışıl uyudu...
sabah erken kalkıp gün içinde de hiç uyumayınca ve de o kadar çok koşturunca oraya buraya.....
serviste, anne kucağına alır mısın beni dedi ve aldığım gibi gözlerini kapattı ve anında uyudu minik meleğim...


antikköy...

pazar günümüzü çiçek böcekle dolu bir yerde geçirmeye karar verdik...
daha doğrusu babamız karar verdi biz de ona uyduk :)
iyi de oldu...
antikköy'ü bir arkadaşımdan duymuştuk daha önce...
gidip biz de bir görelim dedik...
çatalcada.. biraz uzak ama görülmeye eğer midillliler var...
zsare için karnı aç, kalbi tok bir gün oldu...
biz kahvaltıya gittik oraya...
zeytin peynir omlet ve kızartma kalmıştı sadece bizim nasibimize açık büfeden...
he bi de sadece bir bardak çay...
zsare de bunların hiçbirinden yemedi...
ama doyasıya parkta eğlendi...
atlara otlar yedirdi...

zsare babası ile midillileri yediriyor.... hiç de korkmuyor!!!

midillilere tek kelime ile bayıldı...
çimlerde çıplak ayakla dolaştı....
sevinç çığlıkları attı...
bol bol eğlendi, daha çok babası ile...
ben de dinlendim:)
alıştığımız açık büfe pazar kahvaltısı anlayışımızdan biraz uzak olsa da doğal güzellikler onların yerini doldurdu...
en azından zsarenin mutlu olması benim için herşeye değerdi...

                                                          

17 Mayıs 2011 Salı

başbaşa pazar kahvaltısı...

pazar günü eşimin arkadaşları ile kahvaltı programı vardı...
programa isteyenler eşli de katılacaklarmış....
çok çok sevdiğim arkadaşımın da eşi aynı grupta olunca biz de anlaştık, kahvaltıya gitmeye karar verdik...
aaa gidince sürpriz bir gelişme oldu...
on beş yirmi erkek olduğu halde bayan olarak sadece canım arkadaşım ve ben vardık...
bu duruma ikimiz de çok sevindik:)
zaten yoğun iş temposundan görüşmeye çok da fırsat bulamıyorduk bu iyi geldi bize....
konuştuk, dertleştik...
daha konuşacak çok şey vardı ama zaman yetmedi, yetmez de zaten bize....


zsare ve kamile bahçede saklambaç oynadılar...
çiçek topladılar...
zsare çok eğlendi...
zaten bayılıyor zsare kamileye ...
annesi gibi :)

canım arkadaşım seni çok seviyorum....
her zaman mutlu olmanı dilerim...

27 Nisan 2011 Çarşamba

23 nisan kutlu olsun...

2008 anneleri mail grubumuzdan Ülker'in çocuklara bayram hediyesi Alpha ve Omega sinema gösterisinin haberini aldım...
zsareyi sinemaya götürmeye karar verdim ben de...
belediyemizin de 23 nisan armağanı tiyatro gösterisi vardı... hem de "Şurubiç" ....
zsarenin hasta ve ilaç içmek istemediği zamanlardan birinde...


daha önce sinema ve tiyatro ile tanışmayan güzel kızım için çok heyecanlı bir haftasonu oldu...
23 nisanda belediyemizin tiyatro salonuna gitti zsare babası ile....
ben de fırsattan istifade biraz temizlik yaptım...
çok eğlenmiş, mutlu olmuş, bol gülücüklü bir saat geçirmiş...
ünlü büyüğümüz hasrettin hoca ile tanışmış...


Ülker'e gerçekten teşekkür etmek gerek...
sinema salonlarında bilet kalmamış...
binlerce çocuğun sinema izlemesini sağladı...


biz de zsareye daha önceden söz verdiğim için güzel bir yemek yiyip sinemaya gittik ailecek...
vizyonda bize uygun "Winnie The Pooh" vardı....
sevimli ayıcık, hani bol bol bal yiyen...
güzel bir çizgi filmdi ama biz yarısında aaaaa bitti diyerek çıktık...
babamız daha fazla dayanamadı:)

bir de 23 nisan törenine katılıp halk oyunu falan izlesek tam olacaktı:)

ama zsare 23 nisanını bir bayram havasında geçirdi diyebilirim...

tüm çocuklara da kutlu olsun...



21 Nisan 2011 Perşembe

yeniden maviş prensesime yazmak çok güzel...

bugün öylesine bloguma bakmak aklıma geldi...
ne zaman açıldı bilmiyorum ama tekrar burada kızımı kızıma yazmak çok mutlu etti beni...

23 Şubat 2011 Çarşamba

hafta sonumuzdan birkaç not...


hafta sonu stada maç izlemeye gittik...
zsarenin gittiği ilk maç....
çok eğlendi..
belki de çok ilgi gördüğü için sevindi....


önce yemek yedirmeye çalıştım zsareyi....
yolda uyumuştu, uyanınca çok da yemek istemedi...
biraz uğraştıktan sonra ben de bıraktım, maç izlemeye geçtik...


maç çok heyecanlı sanırım...
zsare bayağı dikkatlice izliyor:)

pazar günü de anne çocuk fuarına gittik...
zsare ve babası tüm akülü arabaları incelediler:)
hatta nerede is alıyorduk!!!
ben zsare için erken olduğunu düşünsem de babası daha geçen sene bile alma girişimlerinde bulunmuştu...
bakalım daha ne kadar erteleyebilirim...
itiraf etmeliyim benim de içim gidiyor ama...
mini cooper en beğediğim model oldu....
birebir aynısını yapmışlar....
anahtara bastığınızda gösterge ışıkları bile yanıyor, süper yaaaa....
babamız da mercedes in spor modelini beğendi en çok...
fiyatları da az değil hani:))


daha kızım ve eşimle güzel bir yemek yiyip babaannemize gittik...
eeee babamızın doğum günü idi yaaa....
 
 

 








16 Şubat 2011 Çarşamba

dolphinarium :) pek onaylamasam da :(

12.02.2011 cumartesi günü dolphinarium yunus gösteri merkezine davetli idik....
kim mi davet etti??? damadımız cihan :)
sağolsun zsarenin de balıkları çok sevdiğini bildiği için bize de bilet almış ve hep beraber gittik...
zsare, kah teyzesinin kucağında, kah benim yanımda, kah babası ile yunuslara daha da yakından bakmak için havuzun kenarında izledi gösteriyi...


yunuslar, gösteride zsarenin en sevdiği bölüm oldu...
iki tane yunus, prens ve prenses o kadar güzel, o kadar ahenkli dans ediyorlardı ki görmelisiniz....



benim de favorim sara oldu...
altı yaşında dişi bir mors....
inanamazınsız tango yaptı...
sorulara başını sallayarak evet yada hayır cevabını verdi...
top oynadı...
daha birçok gösteri yaptı...


içim rahat izleyemedim açıkçası...
o canlıların özgürlüklerinden mahrum kaldıklarını düşündükçe...
karınlarının süper doyduğunu, bakımlarının tastamam yapıldığını, rahatlamaları için her olanağın sağlandığını düşündükçe belki de diğerlerinden daha şanslılardır dedi içimden bir ses....
başka bir ses de, özgürlük bambaşka bir duygu...



10 Şubat 2011 Perşembe

meraklı minik kardan adam oyunu...

geçenlerde alışverişe gittiğimde dergi reyonunda meraklı minik degisi dikkatimi çekti...
daha önce de duymuştum ama inceleme fırsatım olmamıştı...
2011/Ocak sayısını zsare için aldım...
ama ben de meraklı olduğum için eve gidene kadar sabredemedim ve dergiyi açtım....
hatta iş yerinde başladım kardan adam oyununun aksesuarlarını kesmeye...
penguenlerle ilgili bir hikaye vardı ilk olarak...
bu hikaye daha sonra zsarenin çok sevdiği ve dergiyi eline alıp resimlerine bakarak anlattığı bir hikaye oldu...
"hoşgeldin minik penguin" diye başlayarak devamını tatlı tatlı anlattığı...

anne penguenlere yardımcı olduk minik penguenlere ulaşsınlar diye...

derginin hafıza kartları oyununu oynadık biraz...

her sayısında sanırım bir oyun var bu derginin, bu sayısında da kardan adam oyunu vardı....
biz bu oyuna tek kelime ile bayıldık...
zsareye, uykudan uyandığı gibi hadi anne kardan adam yapalım mı?? dedirtecek kadar sevdik kendisini...
ama zsarenin kardam adamının aksesuarları her oyunda aynı oluyor...
neden mi??? çünkü seçtikleri içlerinde en süslü, en havalı ve en kız rengi olanları idi...


şapkanın en süslüsü...
atkının en kız rengisi... (pembesi)
süpürgenin en farklısı...



işte bu da benim kardan adamım...




tabi bunda da zsarenin parmağı var....
anne ben sana seçebilir miyim?? diyince insan nasıl hayır diyebilir ki :)

meraklı minik şubat sayısını merak ediyoruz şimdi.....

4 Şubat 2011 Cuma

zsare işte 2...

zsarenin iş yerimi ikinci ziyareti bu...
ilk ziyaretini eylülde yapmıştı...

ilk ziyaretinden...
ama bu sefer daha uzun kaldı... tüm gün...
sabah uykusunu alamamasına ve öğlen uykusu yapamamasına rağmen fena değildi...
akşama doğru biraz sıkılsa da...

yine ilgi topladığı için mutluydu...
he ilgi göstermeyen kişilere de kendini hissettirdi...
mesela yan masamda oturan hasan beyin onunla hiç ilgilenmemesine rağmen laf atması gibi...
yemeğe giderken, ben yemeğe gidiyorum abla olucam gelicem
ve
akşam çıkarken, ben servise gidiyorum, demesi....

bütün gün dolaşıp durdu...

hatırladığı en ilginç anı da bülent beyin ona laz kızı diyip onun da bunu kabul etmemesi...
şöyle anlatıyor zsare;
hani bir adam vardı ya,
o bana laz kızı dedi ya,
ben de ona dedim ki ben laz kızı diilim zeynepsareyim !!!!!!!

bi de emelle kayyu yapmışlar...
internetten kayyuya ağaç diktirttiler...

bi de seda ile barbie seçmişler...
zsarenin bebeği simli etek giyiyormuş...


bi de bilgisayar kullanmış...
böle böle (parmakları ile klavyede yazı yazıyomuş gibi göstererek) bilgisayarda yazı yazmış...




bi de yapıştırma yapmış...
boyama kitabının muhtelif yerlerine manasız bir şekilde pasta, defter, kalem çıkartması yapıştırdı....



benim için mutlu ama yorucu bir gündü...
bebeğim yanımdaydı ama arkadaşlarımın onu bana bırakmamasına rağmen bayağı bir yorulmuşum :(

28 Ocak 2011 Cuma

şikayet etmeye mi başladık???

cumartesi günü ilk defa böyle bir olayla karşılaştık şeyme ile gülmemek için kendimizi zor tuttuk...
zsareyi yemek yedirirken, annecim ye de büyük abla olucan diye diye büyütmüşüm kızımı hayal gücü ile sanırım...
şeyma mutfağı toplarken zsare yanına gitmiş ve şeyma ben abla oldum demiş...
şeyma da hayır teyzecim sen daha küçüksün biraz daha büyümen gerek deyince bizimki yedirememiş kendine bu durumu biraz holde gidip geldikten sonra tekrar şeymanın yanına gidip şimdi abla oldum mu diyip şeyma da hayır teyzecim daha değil diyince soluğu benim yanımda aldı ve kızmış olacak ki sesli bir şekilde "anneeeeeee şeyma bana abla olmadın diyooooo!!!!" dedi...
kolumdan tuttuğu gibi şeymanın yanına götürdü beni, hadi söyle anne ben ablayım der gibi...
ben de şeyma zsare şu bebeğin bu bebeğin ablası olmuştu ya diyince zsare o kadar rahatladı ki :)

şeyma ama bu hallerini hatırlayınca kızımın abla olmadığını söylemek haksızlık değil  mi???
baksanıza ne kadar da minikti.....


çarşamba günü de salona girmiş ve sevde teyzesi hadi tatlım içeri gidelim diyince yok ben burda durcam diye itiraz etmiş.....
sevde de iyi o zaman sen burda tek başına kal diyince zsare hemen anneanneeeeeeeeeeeeeeeeee diye anneannesini çağırmış ve şikayete başlamış....
anneanne, sevde bana dedi ki sen burda tek başına kal.....
anneannesi tabi ah yavrum gel ben seni alayım öpüşmeler falan :) :)

ilk kez cumartesi karşılaştığım bu durumu çarşamba da yaşatınca zsare yeni birşey daha öğrendiğini gördüm...
şikayet etmek...
iyi olsa da olmasa da....
bakalım bu durum ne kadar sürecek :)

24 Ocak 2011 Pazartesi

namaz kılıyoz :)

cuma günü babamız libyaya, anneannemiz de trabzona gitmek zorunda kalınca, zsare de iki gün babaannesinde kaldı...
sinan kreşe gidiyor ama akşam olunca o da annesini anneannesinde bekliyor...
zsare ve sinan beraber az vakit geçirdiklerinde çok iyi anlaşıyorlar...
keyiflerine diyecek yok....
ta ki bir oyuncağı paylaşamamaya veya bir ben yapcam yarışına girmeyinceye kadar...
cuma akşamı da bir baktık sinan hoca olmuş...
Allah ü Ekber ile başladı namaz kıldırmaya...
tabi zsare kaptırmış kendini o kadar dalmış ki bakın hocasını beklemeden secdeye yönelmiş...
hoca da şaşırmış napıyor bu cemaat :)
ne güzel huşu içinde namaz kılıyo benim kızım maşallah....
bir yandan da tesbihini de eksik etmiyor:)

                                  
sinan komik kıldırıyor namazı herhalde...
zsare takılmış ona, gülüyor...
eeee çocuk kendini yerden yere atıyor namaz kılarken :)
Rabbim ikisini de hakkıyla namaz kılan kullarından eylesin inşallah ve hepimizi....
çalışan anne olmak ne zor, bu tatlı durumları tüm gün görmek varken mahrum kalıyoruz bunlardan....

20 Ocak 2011 Perşembe

tt arena açılışı :) !!!!????

SEYRANTEPE /ASLANTEPE/ TT ARENA SPOR KOMPLEKSİ

Futbolla uzaktan bir ilgim olduğu kesin ama yakından hiçbir şekilde ilgilenmem diyordum ta ki seyrantepe stadı ile bir ilişkim olana dek...
Ben fanatik olmasam da, kız kardeşlerim gibi her maçına gitmeye çalışmasam da, formam olmasa da (kızımın var bu arada), Trabzonsporluyum ve takımımı çok seviyorum...

Avni Aker'de hiç maç izleme imkanı bulamama rağmen (olimpiyat stadında gittim ama maça o kadar da değil hani :) ) Aslantepe Stadının inşaatı hakkında http://seyrantepesporkompleksi.com/ dan  bilgi sahibi olunabileceği ve canlı kameralardan detayları izlenebileceği gibi güzel bir imkan varken ben bir de üstüne Stadı iki kez gezme olanağı buldum ve gerçekten Galatasaray camiasına bu kadar güzel ve modern bir stada sahip oldukları için imrendim her gidişimde...


 
Localarından vip salonlarına kale arkasına bile hayran kalırsınız....
her açıdan görüş harika...
içerisi de beş yıldızlı otel konforunda....
akustikten bahsetmeme luzüm yok sanırım artık cem yılmazın çok güldüren reklam filmini izlemeyen kalmamıştır.... 52.650 koltuk var sile sile sile sile hareketli :)
15.01.2011 tarihi Galatasaray ve Türk futbolu için yeni bir devrin başlangıcı...
altın anahtarın teslim edildiği tarih...


Seyrantepe TT Arena Stadı Kanadalı Sanat ve Multimedya Yönetmeni Erick Villeneuve’nin 90 kişilik dans grubu eşliğinde ışık ve ses gösterileriyle, Kenan Doğulu'nun konseri ve Galatasaray ile Ajax Futbol Kulubü arasında oynanacak keyifli bir dostluk maçı ile açılacaktı!!!
nedense birilerinin sporla siyaseti karıştırması sonucu tatsız sahnelere tanık olduk...

VARYAP-UZUNLAR ortak girişiminin yapımını üstlendiği stada her anlamda emeği geçen herkesi kutluyorum bu kadar özverili ve bu kadar başarılı çalıştıkları için... İlk olarak da eşimi...